7 Ocak 2011

Edirne Selimiye Camii Kütüphanesi'nin iç ve dış havasındaki mikrofunguslar

1 Yorum
Edirne Selimiye Camii Kütüphanesi'nin iç ve dış havasındaki mikrofunguslar [Indoor and outdoor airborne microfungi in Library of Selimiye Mosque]/ext/belgeler_v_e.swf">


Edirne Selimiye camii 10mm balık gözü çekim

Yunanistandan Bir Tapınak PARTHENON

0 Yorum

Parthenon (Antik Yunanca: Partenonas), Athena'nın tapınağıdır, M.Ö. 5. yüzyıla Atina Akropol'ünde inşa edilmiştir.
Antik Yunan'dan günümüze kalan yapılar arasında en iyi bilinenidir ve Yunan mimarisinin en büyük eseri olarak kabul edilir. Dış cephesinde kullanılan heykeltıraşlığın Yunan sanatınınen yüksek noktası olduğu düşünülür. Dünyanın en büyük kültürel abidelerinden biri olarak Partenon, Antik Yunan`ın ve Atina demokrasisinin de sembolüdür. Tapınak Dor üslubu ile inşaa edilmiştir.
Partenon isminin Atena Partenos`ün kült heykelinden geldiği sanılmaktadır. Bu heykel Fidias tarafından fildişi ve altın kullanılarak yapılmıştır, Athena`nın sıfatı parthenos (bakire) tanrıçanın bekaretini simgelemektedir


Tarihcesi:


Partenon, Perslilerin M.Ö. 480'de eski Athena tapınağını yok etmesinden sonra yapılmıştır. Birçok Yunan tapınağı gibi Partenon da hazine olarak kullanılmıştır.
M.S. 6. yüzyılda Partenon Bakire Meryem`e adanan bir kiliseye çevrilmiştir. Osmanlı Devleti`nin fethinden sonra 1456 yılında ise cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1687`de Türkler burayı cephanelik olarak kullanmaya başlamış, Venedik savaş topu tarafından vurulmuştur. Bu olay/patlama tapınağa ciddi biçimde zarar vermiştir.
Yunan isyanı sırasında Yunanlılar tarafından savunma amaçlı olarak da kullanılmıştır. 19. yüzyılda heykel parçaları Lord Elgin tarafından İngiltere`ye taşınmıştır ve şu anda Britanya Müzesi`nde sergilenmektedir. Bu eserlerin Yunanistan`a gönderilip gönderilmeyeceği halen tartışılmaktadır.

5 Ocak 2011

0 Yorum

VENEDİK TÜZÜĞÜ ( Mayıs 1964 )

TANIMLAR

Madde 1 : Tarihi anıt kavramı sadece bir mimari eseri içine almaz,bunun yanında belli bir uygarlığın,önemli bir gelişmenin,tarihi bir olayın tanıklığını yapan kentsel ya da kırsal bir yerleşmeyi de kapsar.Bu kavram yalnız büyük sanat eserlerini değil ,ayrıca zamanla kültürel anlam kazanmış daha basit eserleri de kapsar.

Madde 2 : Anıtların korunması ve onarımı için,mimari mirasın incelenmesine ve korunmasına yardımcı olabilecek bütün bilim ve tekniklerden yararlanılmalıdır.

AMAÇ

Madde 3 : Anıtların korunmasında ve onarılmasındaki amaç ,onları bir sanat eseri olduğu kadar ,bir tarihi belge olarak da korumaktır.

KORUMA

Madde 4 : Anıtların korunmasındaki temel tutum ,korumanın kalıcı olması,sürekliliğin sağlanmasıdır.

Madde 5 : Anıtların korunması,her zaman onları herhangi bir yararlı toplumsal amaç için kullanmakla kolaylaştırılabilir.Bunun için bu tür kullanma arzu edilebilir ,fakat bu nedenle yapının planı,ya da bezemeleri değiştirilmemelidir.Ancak bu sınırlar içinde yeni işlevin gerektirdiği değişiklik tasarlanabilir ve buna izin verilebilir.

Madde 6 : Anıtın korunması,ölçeği dışına taşmamak koşuluyla çevresinin de bakımını içine almalıdır.Kütle ve renk ilişkilerini değiştirecek hiçbir yeni eklentiye,yok etmeye ,ya da değiştirmeye izin verilmemelidir.

Madde 7 : Bir anıt , tanıklık ettiği tarihin içinde bulunduğu ortamın ayrılmaz bir parçasıdır.Anıtın tümünün , ya da bir parçasının başka bir yere taşınmasına -anıtın korunması bunun gerektirdiği ,ya da çok önemli ulusal veya uluslar arası çıkarların bulunduğu durumlar dışında-izin verilmemelidir.

Madde 8 : Anıtın tamamlayıcı öğeleri sayılan heykel,resim gibi süslemeler,ancak bunları korumanın başka çaresi yoksa kaldırılabilir.

ONARIM

Madde 9 : Onarım uzmanlık gerektiren bir iştir. Amacı anıtın estetik ve tarihi değerlerini korumak ve ortaya çıkarmaktır. Onarım kendine temel olarak aldığı özgün malzeme ile güvenilir belgelere saygıyla bağlanır.Faraziyelerin başladığı yerde onarım durmalıdır ;yapılması gerekli herhangi bir eklemenin mimari kompozisyondan farkı anlaşabilmeli ve gününün damgasını taşımalıdır.Herhangi bir onarım işine başlamadan önce ve bittikten sonra ,anıtın arkeolojik ve tarihi bir incelemesi yapılmalıdır.

Madde 10 : Geleneksel tekniklerin yetersiz kaldığı yerlerde ,koruma ve inşa için bilimsel verilerle ve deneylerle geçerliliği saptanmış herhangi çağdaş bir teknik kullanılarak anıt sağlamlaştırılabilir.

Madde 11 : Anıta mal edilmiş farklı dönemlerin geçerli katkıları saygı görmelidir ; zira onarımın amacı üslup birliği değildir.Bir anıt üst üste çeşitli dönemlerin izlerini taşıyorsa ,alttaki dönemleri açığa çıkarmak ancak bazı özel durumlarda -yok edilen malzemenin önemi azsa ,açığa çıkarılan malzeme büyük tarihi,arkeolojik, ya da estetik değer taşıyorsa ve korunma durumu böyle bir davranışı gerekli gösterecek kadar iyi ise haklı çıkarılabilir.İlgili unsurların öneminin değerlendirilmesi ile ilgili yargıyı ve neyin yok edileceği üzerinde kararı vermek ,sadece bu işi üzerine almış kimseye bırakılamaz.

Madde 12 : Eksik kısımlar tamamlanırken ,bütünle uyumlu bir şekilde bağdaştırılmalıdır ;fakat bu onarımın ,aynı zamanda sanatsal ve tarihi tanıklığı yanlış bir biçimde yansıtmaması için,özgünden ayırt edilebilecek bir şekilde yapılması gereklidir.

Madde 13 : Eklemelere ,ancak yapının ilgi çekici bölümlerine,geleneksel konumuna ,kompozisyonuna,dengesine ve çevresiyle olan bağıntısına zarar gelmediği durumlarda izin verilebilir.

TARİHİ YERLER


KAZILAR

Madde 15 : Kazılar 1956 yılında UNESCO tarafından kabul edilmiş arkeolojik kazılarda uygulanması istenilen uluslar arası ilkelerle tanımlanan kararlara ve bilimsel standartlara uygun olarak yapılmalıdır.

  Yıkıntılar korunmalı ,mimari unsurların ve buluntuların sürekli olarak korunması için gerekli önlemler alınmalıdır. Bundan başka ,anıtın anlaşılmasını kolaylaştıracak ve anlamını hiç bozmadan açığa çıkartacak her çareye başvurulmalıdır.
Bütün yeniden inşa işlemlerinden peşinen vazgeçilmelidir.Yalnız anastylosis'e yani mevcut fakat birbirinden ayrılmış parçaların biraraya getirilmesine izin verilebilir.Birleştirmede kullanılan madde her zaman ayırt edilebilecek bir nitelikte olmalı ve bu .anıtın korunmasını sağlamak ve eski haline getirmek için mümkün olduğunca az kullanılmalıdır.

YAYIN

Madde 16 : Bütün koruma ,onarım ve kazı işlerinde her zaman çizim ve fotoğraflarla açıklık kazanmış çözüm getirici ve eleştirici raporlar halinde kesin belgeler hazırlanmalıdır.
Temizlemenin,sağlamlaştırmanın,yeniden düzenlemenin ve birleştirmenin her safhası -çalışma sırasında ortaya çıkan ,tanımlanmış biçimsel ve teknik özellikler göz önünde tutularak -raporda gösterilmelidir.Bu belgeler bir resmi kurumun arşivine konmalı ve araştırıcılar bundan yararlanabilmelidir.Bu raporların yayınlanması tavsiye edilir.


Tolga KOCADÖLÜ Mimari Restorasyon Öğr.

4 Ocak 2011

Utanma Duygusu İnternet'te Utanma

0 Yorum


UTANMA NEDİR ?

insanoğluna bahşedilmiş güzel bir özelliktir. sebep değil sonuç olmasına rağmen ilk bakışta sebepmiş gibi görünebilir. (1) bu farkı ayırt edememe sonucu, yani utanmayı bir sebep olarak görmek, rüzgarın önünde savrulup giden bir yaprak misali insanın oradan oraya sürüklenmesine yol açacaktır.
Çünkü, tek başına bir hissin hissedilmesine veya hissedilmemesine göre verilen kararlar boş bir öznellikten öteye gidemeyecektir üzerinde hatırı sayılır bir şekilde durulmamışsa durumun. utanma durumu için bireyin geliştirdiği öznel tutumu ise çevreden ve kültürden aşırı bir şekilde etkilenecektir. birey, bireyliğini ortaya koyacak bir farkındalık durumundan alabildiğine uzak olacaktır. (2) bu haliyle, yaşadığı toplumun bir piyonu olacaktır ancak.

Utanmak bir sebep değil sonuçtur dedik. (3) bulunduğu durum veya yaşayış tarzı nasıl olursa olsun elindeki verileri, bilgileri* de hesaba katarak eleştirel düşünce tarzını benimseyip kendisine karşı da acımasız olan bireyler... işte böyleleri için, rüzgarın önündeki yaprak tanımı tamamiyle boşa çıkacaktır, nasıl olsun ki? bunlar rüzgarı istedikleri gibi yönlendirebilmektedirler. bulunulan bir durumun, yapılan bir davranışın olası sonuçlarını, getirdiklerini ve götürdüklerini bütün sonuca ulaşma yollarını kullanıp kendilerini hesaba katmadan, eleştiren bireyler tam anlamıyla bireydirler işte.

Utanma bir bilgi ve yetenek işidir. içinde böyle bir yetenek barındıran birey eleştirel bakış açısını ve bilgileri kullanarak bu konuda çok iyi bir konuma gelebilir. eğer, böyle bir yetenek mevcut değilse, eleştirel bakış açısı ve edinilen bilgiler yapılan davranışı haklı çıkarmak için manipüle edilecektir yüksek ihtimalle. yani, yeteneği olan için eleştirel yaklaşım büyük bir hazine iken, yeteneği olmayan için çok da fazla bir anlam ihtiva etmemektedir.

Aslında, utanmanın doğasına inecek olursak, allah'ın insanoğluna güzel bir bahşi olduğunu görürüz. sergilediği davranışın sonucunu en çabuk elden görmeye meyilli insanoğlu için utanma duygusu güzel bir "perde" görevi görmektedir. yani, en basitinden bir insan "utandığı" için yapmayabilir. (4) böyle bir duygu olmasa, günlük hayatın koşuşturmasında bütün insanlardan eldeki bilgiler ve veriler ışığında eleştirel bakış açısı bekleyip buna göre genel geçer bir "utanma" fikri oluşturmak imkansız gibi bir şey olurdu.(5)

Hasılı, utanmak güzel bir duygudur. ama utanma sınırlarının iyi çizilmesi gereklidir. bu da çok kolay bir mesele olmamaktadır. çünkü utanma bir sebep değil sonuçtur. bu sonuç da bizim kendi özelliklerimize, birikimimize, yaklaşımlarımıza göre değişmektedir. yani, utanma konusunda hissettiğine güvenen birey aslında bizatihi kendisine ve çevresine güvenmektedir. bu da yaprak misali rüzgar önünde sallanmaya benzer eleştirel bakış açısı ve eldeki bilgileri ve verileri kullanmadan.

(1) hani "utandığım için yapmıyorum" gibi.
(2) yaşanılan çevrenin tutumu hep en doğru gelecektir böyle insanlara, doğruluğu üzerinde saniye mesai harcamadan. çünkü ilk hissettiği gibi yaşamaktadır ve tutumuna eleştirel tarzda yaklaşmayı bir kenara bırakın, tutumuna gelcek eleştirilere dahi gözü kapalı olacaktır.
(3) hani "bunun doğru olmadığını düşündüğüm için yapmıyorum ve bunu yapmaktan bu yüzden utanıyorum."
(4) utanma gerektirmeyen durumlarda bile aşırıya kaçıp utanılan durumlar yok mudur? vardır elbet.
(5) "şu gibi davranışların sergilenmesi kötüdür, öyledir böyledir" gibi ne ka
dar ahkam kesilirse kesilsin "utanma" duygusunun yokluğunda insanlar kolay kolay yola gelmeyecektir.



İnternet'te Utanma Duygusu

İnsanların internette utanma duygusunu bastırdığını daha çok anlıya biliyoruz. Neden mi ?

Genelde internet kullanıcıların normal hayatlarından daha çok kendini anlatabildikleri sanal bir portaldır çünkü insanlar birebir temas konusunda örf ve adet konularına daha çok önem verdiklerini görmekteyiz.Ama insanların internet kullanırken daha cesur ve daha çüretkar olduklarını görmekteyiz kendi hayatımızdan örneklerde verebiliriz normalde çok çekingen olan insanlar ile internette konuştuğumuz zaman insanların kendilerini anlatma konusunda fazla sıkıntı yaşamadığını düşünüyorum.

 Çünkü ona yardımcı olarak çok sayıda yardımcı ekler mevcut.İnsanlar genelde iletişim konusunda fazla bilğiye sahip olmadığından dolayı kelime kapasitesi ve vücut dilini kullanım acısından biraz eksik kalıyor ama internette vücut diline fazla gerek kalmadan sadece jest ve mimikler ile yaptıkları iletişimin daha iyi olduğunu söyleyebiliriz insanlar tek başına kaldıklarında kendi yaptıklarından utanmazlar fakat toplumun getirdiği baskılardan dolayı gelinen şu durum insanların tüm hareket,düşünce ve ifadelerini kısıtladığını görmekteyim ama internet kullanıcıları bu konuda daha rahat kendi kelimeleri yada bir gördüğü alıntıdan esinlenerek yaptıkları dialoğlarda daha iyi bir iletişim kurduklarını gözlemlemekteyim.

Utanmazlara...
Utanmazlar gemi azıya aldı,
Sersem mayın gibi dolanır bunlar.
Bataklık savunmak bunlara kaldı,
Gönüllü çamura bulanır bunlar.

Bunlar, 
doğru yoldan sapar utanmaz,
Namus defterini kapar utanmaz,
Isırmazsa eli, öper utanmaz,
Dudağı kirlense 
yalanır bunlar.

Kılıktan kılığa her şekle girer,
Doğruya yönelmez, ayağı direr.
Haşmetli eteğe yüzünü sürer,
Merdin paçasında bilenir bunlar.

Yalancı muhbirdir, 
ahlaken fakir,
İktidar yağlamak bunlarca zikir.
Zalimin önünde dualar okur,
Mazlumun ardından ilenir bunlar.

Devletin malına çekinmez dalar,
Birisi ‘höt’ dese,...... yalar.
Her türlü toprağa kökünü salar,
Lağım suyu ile sulanır bunlar.

Şahsi çıkar için 
paralanırlar,
Her dönem birine kiralanırlar.
Eşeğin ardında sıralanırlar,
Deve kervanına ulanır bunlar.

Aldırmaz Nevzat’ın bunca taşına,
Göz diker yoksulun lokma aşına.
Güçsüze zalimdir, çöker başına,
Güçlüden merhamet dilenir bunlar

Halk Ozanı Karamanlı Nevzat


Tolga KOCADÖLÜ Mimari Restorasyon Öğr

2 Ocak 2011

452 yıllık süleymaniye camii'nde tarihin en büyük restorasyonu

0 Yorum

Antalya'nın Kaş İlçesi'nde, Likya Dönemine Ait Antik Tiyatro, Yaşama Dönüyor.

0 Yorum
ANTALYA'nın Kaş İlçesi'nde, Likya dönemine ait antik tiyatro, yaşama dönüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca antik tiyatroda başlatılan restorasyon çalışması, Aralık ayı sonunda tamamlanacak.

Kaş ziyareti sırasında antik tiyatroda incelemeler yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, deprem ve doğal koşullar nedeniyle birçok noktası yıkılmayla karşı karşıya kalan, oturma sıraları çöken, sahne kısmı yıkılan tiyatronun restorasyonu için talimat vermişti. Restorasyon işi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 650 bin TL'ye Pekerler İnşaat'a ihale edildi. 



Eylül ayı başında başlayan çalışmalardan önce Antalya Müze Müdürlüğü uzmanları kontrolünde sahne ve tiyatro çevresinde antik kazılar yapıldı. Kazılarda çıkarılan taş bloklar taş tarlalarında istiflenerek, röleveleri yapıldı. 500 taşın rölevesi yapılarak kurula sunuldu. Restorasyonda, çıkarılan taşlar yerlerine uygun olarak yerleştirildi, kırılan taşlar birbirine yapıştırıldı. 120 oturma sırasında yenileme çalışması yapıldı. Olmayan taşların yerine yeni 120 taş konuldu. Tüm oturma sıralarında özel maddelerle temizlik çalışması yapılırken, tiyatronun sahnesi yenilendi. 26 oturma sırası bulunan ve 4 bin kişi alan Kaş Antik Tiyatrosu'ndaki çalışmalar, Aralık ayı sonuna kadar tamamlanmış olacak. 

Kaş Kaymakamı Selami Kapankaya, çökmek üzere olan antik tiyatronun yaşama döndürülerek, Kaş'ta yapılacak kültür ve sanat faaliyetlerinin hizmetine sunulacağını söyledi. Kaymakamı Kapankaya, "Yaklaşık üç ay önce başlayan restorasyon çalışmaları sonrasında bugün kültür ve sanat için kullanabileceğimiz bir mekan haline geldi. Burada hem maddi hem manevi olarak bakanlığımızın büyük desteğini gördük. Restorasyon kısa sürede bitirildi. Kaş'a böyle tarihi güzel bir eser bırakıldı. Gelen misafirlerimize, eski Likya'dan kalan güzel bir eseri gösterme olanağına kavuşacağız" diye konuştu. 

MYRA ANTİK TİYATROSU DA RESTORE EDİLECEK 

Antalya'nın Demre İlçesi'ndeki Likya Uygarlığı'nın önemli kenti Myra Antik Kenti'ndeki amfitiyatronun da restore edileceği açıklandı. Restorasyonun ilk aşaması olan amfitiyatronun röleve, restitüsyon (bulunan mimari parçalar ve bilinen bilgiler ışığında eserin çiziminin yapılması) ve restorasyon projeleri işi ihale edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sağlanan 585 bin TL ödenekle yapılan ihaleyi, 440 bin TL'ye Nuran Demirtaş aldı. İhaleyi alan firma 5 Aralık 2011 tarihine kadar projeyi bitirmiş olacak. 

Myra Antik Tiyatrosu, Likya uygarlığı kentlerinde bulunan en büyük amfitiyatro. Aşağıda 29, yukarıda 6 olmak üzere toplam 35 oturma sırası bulunuyor. 13 bin izleyici kapasiteli amfitiyatronun, bir de kral locası bulunuyor. Oturma bölümleri çok sağlam olan amfitiyatronun, sahne bölümü yıkılmış halde. 

Ayrıca yine Demre İlçesi'nin Beymelek Beldesi'nde bulunan Beymelek Kalesi'nin de röleve, restitüsyon, restorasyon ve statik projelerinin yapımı ihale edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sağlanan 230 bin TL ödenekle yapılan ihaleyi, Cumhur Gürel Mimarlık 105 bin TL'ye aldı. Proje 25 Mart 2011 tarihinde tamamlanmış olacak. 

Demre Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın desteği ve katkıları ile çok önemli iki tarihi eserin yeniden hayat bulacağını belirterek, "Bu tarihi eserler gelecek kuşaklara taşınacak" dedi.



Tolga KOCADÖLÜ Mimari Restorasyon Öğr.

Bursa Yeşil Cami'de iç mekanında başlatılan restorasyon çalışmaları sürüyor.

0 Yorum
Bursa Yeşil Cami'de iç mekanında başlatılan restorasyon çalışmaları sürüyor. Osmanlı Sultanı Çelebi Mehmet tarafından 1419 yılında yaptırılan Yeşil Cami'yi 2008 yılında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrunnisa Gül ile birlikte ziyaret eden İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth Kuran-ı Kerim dinlemişti.



Bursa Valisi Şahabettin Harput'un girişimleri ile bir tekstil firmasının sponsor olduğu 750 bin liralık restorasyon çalışmaları Usta İnşaat tarafından yapılıyor. Aynı şirket, caminin dış cephe tamiratları ile Yeşil Türbe restorasyonunu da gerçekleştirmişti.

Bursa'da Ulu Cami'den sonra en ihtişamlı camilerden biri olan ve içinde 6 asırlık orijinal İznik çinileri bulunan Yeşil Cami'de iç tezyinat (süsleme) ile alakalı yoğun bir çalışma programı yürütülüyor. Camide geçmiş yıllarda yapılan bilinçsiz sıva altında kalan eski kalem işleri, raspa ve temizlik çalışmalarından sonra ortaya çıkartılıp eski ihtişamına kavuşturuluyor.

Yerlerinden oynayan ve bozulan orijinal İznik çinileri de elden geçirilerek yeniden sağlamlaştırılıyor. Mermerleri silinip, çirkin görüntü veren çini üzerindeki elektrik ve ses tesisatları da ortadan kaldırılacak.

"RESTORASYON BİR YILDA BİTECEK"
Yeşil Cami restorasyonunu yürüten Usta İnşaat şantiye şefi mimar Ergüven Akçay, çalışmalarda yüzde 50'lik bir ilerleme kaydettiklerini söyledi. Akçay, "Yeşil Cami'de ahşap işleri, çini ve mermer işleri, metal işleri ve kalem işleri olmak üzere çeşitli alanlarda restorasyon çalışması yapmaktayız. Anlaşma gereği 21 Kasım 2009'de başladığımız çalışmaları bir yıllık süre zarfında, 21 Kasım 2011'de tamamlamayı hedefliyoruz." dedi.

Mimar Ergüven Akçay, iç restorasyonun haricinde ikinci etap çalışmaları kapsamında ise dış mekanda yapılacak olan drenaj, zemin kaplama, yolların düzenlenmesi, bahçe duvarlarının üzerine ferforje korkulukların takılması ve şadırvanın yeniden yapılacağını bildirdi.


Bu güne kadar camide metal temizliği, gümüş kaplamaların ortaya çıkarılması, bozulmuş çinilerin tamiratı, bozulan yerlere derz dolgu yapılması ve boyama, yapıldığını anlatan Akçay, çalışmalarında Uludağ Üniversitesi ve 9 Eylül üniversitelerinden öğretim görevlilerinden yardım aldıklarını söyledi. Üniversite hocalarının özellikle çini çalışmaları sırasında bilgisine başvurduklarını anlatan mimar Akçay, ayrıca mermer temizliği, ahşap kapı ve kepenklerin temizlenip cilalanmasının da yapıldığını ifade etti.


Bundan sonra ise ana kubbelerdeki kalem işleri ve diğer kubbelerdeki kalem işlerinin yeniden elden geçirileceğini anlatan Akçay, şöyle konuştu: "Çalışmalarımızda kubbe kasnağına kadar ilerlemiş durumdayız. Ana mihrapta çalışmalar devam ediyor. Bozuk olan yerler enjeksiyon yöntemi ile tamir edilip, çiniler ise yeniden düzenleniyor. Buradaki işlemin yaklaşık 1 ay sonra tamamlanacağını umuyorum. Ayrıca camide şadırvan yoğun olarak çürümüş. Bundan dolayı şadırvan tamamen yenilecek. Abdest alma yeri yükseltilip, düzenlenecek."

Mimar Akçay, çalışmaların sorunsuz bir şekilde devam ettiğini belirterek, belirlenen zamanda restorasyonu tamamlamayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.


Tolga KOCADÖLÜ Mimari Restorasyon Öğr.








 
Designed by: NewWpThemes | Converted to tolgakocadolu by Professional TK Templates | Contact | About